Yusuf İslam'la bir söyleşi
 Yukarı
Söyleşi
Resimler
Güncel

 

John TABLOR’un 1999 yılında  Yusuf İSLAM’la -yapmış olduğu bir söyleşidir.

Yusuf İSLAM’ın Çocukluğu

John TABLOR : Şarkılarınızın pek çoğu çocuklarla ilgili. Çocukluk anılarınızın bunda etkisi var mı? Çünkü çocukluğunuzu geçirdiğiniz yer oldukça özel bir yer.

Yusuf İSLAM : Evet, çocukluğum şehrin batı kısmının merkezi diyebileceğimiz bir yerde geçti. British Museum’un da bulunduğu bu çevrede birçok tiyatro, cafe ve sinema bulunuyordu. Büyüdüğüm yerin yetişmemde önemli etkileri olduğunu düşünüyorum.

Sonra Drury Sokağı’nda bulunan okula gittim. Orası öğrenmenin tadını almaya başladığım ilk yerdi. Tabi ki bir Hıristiyan - Roma Katolik okuluydu. Fakat bu hayatımdaki ilk sıradışılıktı. Çünkü ben Yunan Ortadoksuydum. Dolayısıyla yaptıkları pek çok şeye katılamıyordum. Bana ahlaktan, cennet ve cehennemden bahsediyorlardı. Ayrıca İsa’yı da anlatıyorlardı. Fakat genelde sadece ahlaki şeyleri ve "iyi" olmam gerektiğini vurguluyorlardı.

Ancak dışarıdaki dünyaya baktığımda, o bulunduğum çevrede, "iyi" olarak nitelendirebileceğim pek az şey vardı. Hayatın paradokslarıyla karşılaşmam ilk o zaman oldu. Tabi daha küçük bir çocuktum ve her çocuk gibi hayallerim ve umutlarım vardı. Ve sanıyorum bunlar benim sanatımı ve ifadelerimi etkiledi. Dünyayı algılayışımda, onu yorumlayışımda ve bunları kelimelere döküşümde çok etkisi oldu. Bu durum beni bizzat çocuklarla birlikte olma ve onlarla çalışma yoluna sevketti. Şu aralar eğitimle ilgileniyorum. Dört tane okul işletmekteyim. Çocukları çok seviyorum ve onlarla birlikte olmaktan çok zevk alıyorum.

Yusuf İSLAM’ın Hayatındaki Dönüm Noktası

John TABLOR :Popüler müzikteki kariyerinizin iki bölüme ayrıldığını görüyoruz. Ve tabi "Matthew and Son " o ilk bölümün en önemli albümü. Siz ayrıca bir pop yıldızı olarak "I Love My Dog", "The First Cut is the Deepest","Here’s Comes My Baby" gibi albümlere de imza attınız. Fakat daha sonra önemli bir engelle karşılaştınız ve tüberküloza yakalandınız. Bunda özel hayatınızın da etkisi var sanıyorum. Özellikle bu hastalık hayatınızı değiştiren fevkalade olaylardan biri gibi geliyor bana. Belki de onlardan ilki.

Yusuf İSLAM : Çok doğru. Bana olanlarla ilgili çok dikkatsizdim. Sizinde söylediğiniz gibi bir pop yıldızı olarak çok hızlı yaşıyordum ve bir dereceye kadar eğlendiğim de söylenebilirdi.

Fakat diğer taraftan çok çalışıyordum. Bir hayli yorucu oluyordu. Dolayısıyla pek düzenli bir hayatım yoktu. Gece geç saatlere kadar çalışıyordum, hatta bir gecede 2 - 3 programa katıldığım oluyordu. O zaman herkes gibi içki ve sigara da kullanıyordum.

Fakat bunun hesabını bir şekilde ödemem gerekiyordu ve o da başıma gelen bu hastalık oldu galiba. 20. yüzyılda bu hastalığı çoktan yendiğimizi düşünmeme rağmen tüberküloza yakalanmıştım. Bu hastalığa yakalanınca sahnelere ara verdim ve iyileşebilmek için istirahata çekildim.

İşte o an, hayat ve anlamı hakkında tekrar düşünmeye başladım. Nereye gidiyordum. Bu düşünceler bende büyük değişikliklere sebep oldu. İstirahatta geçirdiğim süre bunları düşünmem için fevkalade bir olanak sağladı. Çok önemli aslında; maalesef hayatın akışı içerisinde durup düşünecek pek zaman bulamıyoruz.

Yusuf İslam Amerika’da

John TABLOR : "Tea for the Tillerman" adlı albümü çıkardıktan sonra haklı bir ünü yakaladınız. Albümünüz milyonlar sattı. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
Daha sonra bir Amerika turunuz oldu. Amerika’yı nasıl buldunuz?

Yusuf İSLAM : Bu tur aslında modern dünyayı anlamamda çok önemli bir etken oldu. O günlerde bir yıldız olabilmek için Amerika’da ses getirmeniz gerekiyordu. Ben de o dağa tırmanarak bunu başardım. Fakat genelde bunu takip eden eğlence ve heyecan ani bir depresyon yaratır. İşte o zaman, dönüp " Dur bakalım, Hepsi bu mu?" diye sorarsınız kendinize. Ve bir sona gelmişsinizdir. Bu sefer ya yaptıklarınızı tekrarlayacaksınızdır ya da farklı bir şey bulmak zorundasınızdır. Sanıyorum benim yaptığım ikincisiydi.

Bir seferinde Rio’da da aynı şeyleri yaşamıştım. Aslında bir müzisyen için oldukça güzel bir yer. Herkes müzikle iç içe. Ama gene aynı soru "İdeal olan ne?" İşte bu nokta kendimi mutlu ve huzurlu hissedebileceğim yeri bulana kadar dönüp dolaşıp geldiğim nokta.

Yusuf İslam Kur’an’ı keşfediyor.

John TABLOR : 70 lerin başından ortalarına kadar oldukça büyük bir üne kavuştunuz. Daha sonra "Back to the Earth" adında bir albüm yaptınız. Ama yeterince ilgi görmedi. O albümden sonra sanki popülaritenizin sonuna gelmiş gibiydiniz. Bu acaba yeni bir şey keşfetmenizin sonucu muydu ?

Yusuf İSLAM : Evet, hayatımdaki başlıca dönüm noktası o albümü yaptığım zamanlara denk gelmişti. Daha yeni yeni İslam’ı keşfetmeye başlamıştım. Bu da bana hediye edilen bir Kur’an sayesinde olmuştu. Daha önce üzerinde hiç düşünmemiştim ama hediye edilen Kur’an’ı okuyordum. Aynı zamanda bir pop yıldızı olarak normal hayatıma da devam ediyordum. Konserler için yolculuklara çıkıyordum, büyük stadyumlarda şarkılar söylüyordum ancak oteldeki odamda yalnız kaldığımda sessizce kendime sadece Kur’an okuyordum. Benim için iki hayat vardı artık. Hayatımdaki en güzel ses Kur’an’dan kopup gelen ses olmuştu. Yıllardır aradığım motivasyon işte buydu. Daha fazla zevk alamadığım şeylerle uğraşmaya son verdim. Bunun yanında hala müziği seviyorum. Ama güzel bir hayat için şarkı söylemeyi bırakıp güzel bir hayat yaşama yolunu seçtim. Bir idol olmak yerine otobüse binen, basit işler yapan normal bir insan olmaya karar verdim. Ve gerçekten ilk başladığım yere geri döndüm. Bir çocuğun, harikulâde umutlarla süslediği "iyi" bir yaşamın yaşandığı "iyi" bir dünyaya. Ama bu sefer nasıl elde edebileceğimi keşfederek.

Boğulmaya çok yaklaşmıştınız.

John TABLOR : Aslında bu daha öncede yazılmıştı. Siz bir gün boğulma tehlikesi geçirmiş ve kurtulmak için dua etmişsiniz. Bu olay siz Kur’an okumaya başlamadan önce miydi?

Yusuf İSLAM : Evet bu kronolojik olarak ben Amerika’da, oldukça popülerken, başımdan geçen bir olaydı. Malibu’da bir arkadaşımın deniz kenarındaki evinde olmuştu. Bana kimse yüzmek için uygun bir zaman olmadığını söylemedi. Hani bilirsiniz insanlar bazen yapmamaları gereken şeyleri yaparlar. İşte bende yapmaman gereken bir şeyi yaptım ve daldım suya. Fakat bir müddet sonra akıntının çok kuvvetli olduğunu hissettim ve sahile doğru yüzmeye çalıştım ama bir türlü yapamıyordum İşte tam o anda , bilirsiniz insanın kim olduğunun tam olarak farkına vardığı ve kimden yardım isteyeceğini anladığı o anda, " Allah’ım, eğer beni kurtarırsan bundan böyle hep senin için çalışacağım" diye dua ettim. Ve bir dalga geliverdi. Ben de dalganın yardımıyla var gücümle sahile doğru yüzdüm. Şüpheci bir insan bunun bir tesadüf olduğunu söyleyebilir. Ama eğer bu ölümle yaşam arasında bir tesadüfse o zaman çok önemli oluyor.

Yeni bir İsim

Yusuf İSLAM : Cat Stevens safhasını aştım ve Müslüman oldum. Dolayısıyla yeni bir isme ihtiyacım vardı. Sonunda Kur’an’ı okurken benim için yeni bir kapı açan Yusuf kıssasının olduğu bölüme geldim ve Yusuf ismini çok beğendim. Kendime de yeni isim olarak YUSUF’u seçtim.

Yusuf İSLAM : İngiltere’de en popüler Müslüman.

John TABLOR : İngiltere’deki en popüler Müslüman olmanız hakkında ne düşünüyorsunuz. Bu sizi endişelendiriyor mu ? Durumunuzdan memnun musunuz?

Yusuf İSLAM : Bu benim asıl maksadım falan değil aslında. Ben İslam’ı seçince, her ne kadar normal biri olmak istemiş olsam da, insanlar benim söylediklerime ilgi duyuyorlar. O açıdan söyleyecek bir şeyim olduğunda bunu dile getiriyorum, insanlar da dinliyorlar, bu da beni mutlu ediyor.

John TABLOR : Peki İngiltere’den ayrılmayı düşünüyor musunuz?

Yusuf İSLAM : Aslında her adalı sıcak ve rahat sahillere gitmek ister. Ama en sonunda yaşam insanlarla beraber güzeldir. Ben burada yapacak yeterince iş olduğuna inanıyorum.

Giriş | Söyleşi | Resimler | Güncel