Yusuf İSLAM’ın Çocukluğu
John TABLOR
: Şarkılarınızın pek çoğu çocuklarla ilgili. Çocukluk anılarınızın bunda
etkisi var mı? Çünkü çocukluğunuzu geçirdiğiniz yer oldukça özel bir yer.
Yusuf İSLAM
: Evet, çocukluğum
şehrin batı kısmının merkezi diyebileceğimiz bir yerde geçti. British
Museum’un da bulunduğu bu çevrede birçok tiyatro, cafe ve sinema
bulunuyordu. Büyüdüğüm yerin yetişmemde önemli etkileri olduğunu
düşünüyorum.
Sonra Drury
Sokağı’nda bulunan okula gittim. Orası öğrenmenin tadını almaya başladığım
ilk yerdi. Tabi ki bir Hıristiyan - Roma Katolik okuluydu. Fakat bu
hayatımdaki ilk sıradışılıktı. Çünkü ben Yunan Ortadoksuydum. Dolayısıyla
yaptıkları pek çok şeye katılamıyordum. Bana ahlaktan, cennet ve cehennemden
bahsediyorlardı. Ayrıca İsa’yı da anlatıyorlardı. Fakat genelde sadece
ahlaki şeyleri ve "iyi" olmam gerektiğini vurguluyorlardı.
Ancak dışarıdaki
dünyaya baktığımda, o bulunduğum çevrede, "iyi" olarak nitelendirebileceğim
pek az şey vardı. Hayatın paradokslarıyla karşılaşmam ilk o zaman oldu. Tabi
daha küçük bir çocuktum ve her çocuk gibi hayallerim ve umutlarım vardı. Ve
sanıyorum bunlar benim sanatımı ve ifadelerimi etkiledi. Dünyayı
algılayışımda, onu yorumlayışımda ve bunları kelimelere döküşümde çok etkisi
oldu. Bu durum beni bizzat çocuklarla birlikte olma ve onlarla çalışma
yoluna sevketti. Şu aralar eğitimle ilgileniyorum. Dört tane okul
işletmekteyim. Çocukları çok seviyorum ve onlarla birlikte olmaktan çok zevk
alıyorum.
Yusuf İSLAM’ın Hayatındaki Dönüm Noktası
John TABLOR
:Popüler müzikteki kariyerinizin iki bölüme ayrıldığını görüyoruz. Ve tabi "Matthew
and Son " o ilk bölümün en önemli albümü. Siz ayrıca bir pop yıldızı olarak
"I Love My Dog", "The First Cut is the Deepest","Here’s Comes My Baby" gibi
albümlere de imza attınız. Fakat daha sonra önemli bir engelle karşılaştınız
ve tüberküloza yakalandınız. Bunda özel hayatınızın da etkisi var sanıyorum.
Özellikle bu hastalık hayatınızı değiştiren fevkalade olaylardan biri gibi
geliyor bana. Belki de onlardan ilki.
Yusuf İSLAM
: Çok doğru. Bana olanlarla ilgili çok dikkatsizdim. Sizinde söylediğiniz
gibi bir pop yıldızı olarak çok hızlı yaşıyordum ve bir dereceye kadar
eğlendiğim de söylenebilirdi.
Fakat diğer taraftan
çok çalışıyordum. Bir hayli yorucu oluyordu. Dolayısıyla pek düzenli bir
hayatım yoktu. Gece geç saatlere kadar çalışıyordum, hatta bir gecede 2 - 3
programa katıldığım oluyordu. O zaman herkes gibi içki ve sigara da
kullanıyordum.
Fakat bunun hesabını
bir şekilde ödemem gerekiyordu ve o da başıma gelen bu hastalık oldu galiba.
20. yüzyılda bu hastalığı çoktan yendiğimizi düşünmeme rağmen tüberküloza
yakalanmıştım. Bu hastalığa yakalanınca sahnelere ara verdim ve
iyileşebilmek için istirahata çekildim.
İşte o an, hayat ve
anlamı hakkında tekrar düşünmeye başladım. Nereye gidiyordum. Bu düşünceler
bende büyük değişikliklere sebep oldu. İstirahatta geçirdiğim süre bunları
düşünmem için fevkalade bir olanak sağladı. Çok önemli aslında; maalesef
hayatın akışı içerisinde durup düşünecek pek zaman bulamıyoruz.
Yusuf İslam Amerika’da
John TABLOR
: "Tea for the Tillerman" adlı albümü çıkardıktan sonra haklı bir ünü
yakaladınız. Albümünüz milyonlar sattı. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
Daha sonra bir Amerika turunuz oldu. Amerika’yı nasıl buldunuz?
Yusuf İSLAM
: Bu tur aslında modern dünyayı anlamamda çok önemli bir etken oldu. O
günlerde bir yıldız olabilmek için Amerika’da ses getirmeniz gerekiyordu.
Ben de o dağa tırmanarak bunu başardım. Fakat genelde bunu takip eden
eğlence ve heyecan ani bir depresyon yaratır. İşte o zaman, dönüp " Dur
bakalım, Hepsi bu mu?" diye sorarsınız kendinize. Ve bir sona
gelmişsinizdir. Bu sefer ya yaptıklarınızı tekrarlayacaksınızdır ya da
farklı bir şey bulmak zorundasınızdır. Sanıyorum benim yaptığım ikincisiydi.
Bir seferinde Rio’da
da aynı şeyleri yaşamıştım. Aslında bir müzisyen için oldukça güzel bir yer.
Herkes müzikle iç içe. Ama gene aynı soru "İdeal olan ne?" İşte bu nokta
kendimi mutlu ve huzurlu hissedebileceğim yeri bulana kadar dönüp dolaşıp
geldiğim nokta.
Yusuf İslam Kur’an’ı keşfediyor.
John TABLOR
: 70 lerin başından ortalarına kadar oldukça büyük bir üne kavuştunuz. Daha
sonra "Back to the Earth" adında bir albüm yaptınız. Ama yeterince ilgi
görmedi. O albümden sonra sanki popülaritenizin sonuna gelmiş gibiydiniz. Bu
acaba yeni bir şey keşfetmenizin sonucu muydu ?
Yusuf İSLAM
: Evet, hayatımdaki
başlıca dönüm noktası o albümü yaptığım zamanlara denk gelmişti. Daha yeni
yeni İslam’ı keşfetmeye başlamıştım. Bu da bana hediye edilen bir Kur’an
sayesinde olmuştu. Daha önce üzerinde hiç düşünmemiştim ama hediye edilen
Kur’an’ı okuyordum. Aynı zamanda bir pop yıldızı olarak normal hayatıma da
devam ediyordum. Konserler için yolculuklara çıkıyordum, büyük stadyumlarda
şarkılar söylüyordum ancak oteldeki odamda yalnız kaldığımda sessizce
kendime sadece Kur’an okuyordum. Benim için iki hayat vardı artık.
Hayatımdaki en güzel ses Kur’an’dan kopup gelen ses olmuştu. Yıllardır
aradığım motivasyon işte buydu. Daha fazla zevk alamadığım şeylerle
uğraşmaya son verdim. Bunun yanında hala müziği seviyorum. Ama güzel bir
hayat için şarkı söylemeyi bırakıp güzel bir hayat yaşama yolunu seçtim. Bir
idol olmak yerine otobüse binen, basit işler yapan normal bir insan olmaya
karar verdim. Ve gerçekten ilk başladığım yere geri döndüm. Bir çocuğun,
harikulâde umutlarla süslediği "iyi" bir yaşamın yaşandığı "iyi" bir
dünyaya. Ama bu sefer nasıl elde edebileceğimi keşfederek.
Boğulmaya çok yaklaşmıştınız.
John TABLOR
: Aslında bu daha öncede yazılmıştı. Siz bir gün boğulma tehlikesi geçirmiş
ve kurtulmak için dua etmişsiniz. Bu olay siz Kur’an okumaya başlamadan önce
miydi?
Yusuf İSLAM
: Evet bu
kronolojik olarak ben Amerika’da, oldukça popülerken, başımdan geçen bir
olaydı. Malibu’da bir arkadaşımın deniz kenarındaki evinde olmuştu. Bana
kimse yüzmek için uygun bir zaman olmadığını söylemedi. Hani bilirsiniz
insanlar bazen yapmamaları gereken şeyleri yaparlar. İşte bende yapmaman
gereken bir şeyi yaptım ve daldım suya. Fakat bir müddet sonra akıntının çok
kuvvetli olduğunu hissettim ve sahile doğru yüzmeye çalıştım ama bir türlü
yapamıyordum İşte tam o anda , bilirsiniz insanın kim olduğunun tam olarak
farkına vardığı ve kimden yardım isteyeceğini anladığı o anda, " Allah’ım,
eğer beni kurtarırsan bundan böyle hep senin için çalışacağım" diye dua
ettim. Ve bir dalga geliverdi. Ben de dalganın yardımıyla var gücümle sahile
doğru yüzdüm. Şüpheci bir insan bunun bir tesadüf olduğunu söyleyebilir. Ama
eğer bu ölümle yaşam arasında bir tesadüfse o zaman çok önemli oluyor.
Yeni bir İsim
Yusuf İSLAM
: Cat Stevens
safhasını aştım ve Müslüman oldum. Dolayısıyla yeni bir isme ihtiyacım
vardı. Sonunda Kur’an’ı okurken benim için yeni bir kapı açan Yusuf
kıssasının olduğu bölüme geldim ve Yusuf ismini çok beğendim. Kendime de
yeni isim olarak YUSUF’u seçtim.
Yusuf İSLAM
: İngiltere’de en
popüler Müslüman.
John TABLOR
: İngiltere’deki en popüler Müslüman olmanız hakkında ne düşünüyorsunuz. Bu
sizi endişelendiriyor mu ? Durumunuzdan memnun musunuz?
Yusuf İSLAM
: Bu benim asıl maksadım falan değil aslında. Ben İslam’ı seçince, her ne
kadar normal biri olmak istemiş olsam da, insanlar benim söylediklerime ilgi
duyuyorlar. O açıdan söyleyecek bir şeyim olduğunda bunu dile getiriyorum,
insanlar da dinliyorlar, bu da beni mutlu ediyor.
John TABLOR
: Peki İngiltere’den ayrılmayı düşünüyor musunuz?
Yusuf İSLAM
: Aslında her adalı sıcak ve rahat sahillere gitmek ister. Ama en sonunda
yaşam insanlarla beraber güzeldir. Ben burada yapacak yeterince iş olduğuna
inanıyorum.
|